Group Sagun’da Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, İstanbul İhracatçı Birlikleri ve DEİK Japonya İş Konseyinde Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Oğulcan Kemal Sagun, Japonya-Türkiye ilişkilerinin 100. Yılını ve farklı birçok konuyu değerlendirdi.
Merhaba Oğulcan Bey, bize kendinizden ve Japonya’daki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Hem anne hem baba tarafından balıkçılıkla uğraşan bir ailede dünyaya geldim. 4. nesil olarak bu işi sürdürülebilir kılmaya gayret etmekteyim. İstanbul Saint Joseph Fransız Lisesi ardından Sabancı Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun oldum. Hali hazırda yüksek lisansımı tamamladığım
Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinde ise Su Ürünleri İktisadı üzerine doktorama devam etmekteyim. Profesyonel hayatımda aile şirketimiz olan Group Sagun’da Yönetim Kurulu Başkan yardımcılığı görevinin yanı sıra, İstanbul İhracatçı Birlikleri ve DEİK Japonya İş Konseyinde de Yönetim Kurulu Başkan yardımcılığı görevlerini sürdürmekteyim. Bir erkek bir kız, iki çocuk babasıyım. Japonya ile tanışmam ise babamla 12 yaşında yaptığım ilk seyahat ile oldu. 2000’lerin başında babam Ahmet Tuncay Sagun, Türkiye’de ilk defa orkinos yetiştiriciliği yapmaya başladı. Ana pazarı Japonya olan bu balık türü, Dünya’da kotalar ile avlanan ve daha sonra denizde ki kafeslerde yağlandırma ile yetiştiriciliği yapılan, çiğ tüketime özel bir üründür. Türkiye’nin Japonya’ya yaptığı ihracatın büyük bir kısmını oluşturan orkinosun yaklaşık ihracat değeri 150 milyon dolardır. Türkiye olarak bu konuda Akdeniz ülkeleri arasında ilk sıralarda yer almakla beraber İspanya ve Malta gibi ülkeler ile rekabet içinde bulunmaktayız. Orkinosun yanı sıra Japonya’ya ihracatı gerçekleştirilen Türk Somonu, deniz salyangozu ve matsutake mantarı gibi özel ihraç kalemleri ile faaliyetlerimiz bulunmaktadır. Japonya bizim için ana pazarlarımızdan biri olmakla beraber sık sık ziyaret ettiğimiz ve önem verdiğimiz dostluklarımızın bulunduğu bir partner ülkedir.
Türk iş dünyasının Japonya’daki yatırımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce yeterli seviyede Türk yatırımları var mı?
Türk iş dünyasının Japonya’ya yaptığı yatırımlar maalesef belli başlı sektörlerin ötesine geçmemektedir. Bunlar için yeme içme, perakende ve satış ofislerini örnek verebiliriz. Ancak Japonya’nın önde gelen ağır sanayi ve teknoloji ürünlerinde herhangi bir Türk yatırımını üzülerek görememekteyiz. Bu durum Japonya’da ki Türk yatırımlarını yeterli seviyenin altında tutmakla birlikte bu duruma sebep olarak Japonya’nın uzak bir ülke ve kendine has kapalı iş yapış kültürünü düşünebiliriz. Buna rağmen Japon firmaların Türkiye’de yapmış olduğu başarılı yatırımları bulunmakta ve bazı altyapı projelerinde Türk firmalar ile Japon firmaların üçüncü ülkelerde dahil olmak üzere ortaklaşa projeler gerçekleştirdiği bilinmektedir.
Japonya’da yatırım fırsatlarından ve potansiyel sektörlerden bahseder misiniz? Yeni yatırımcıların dikkate alması gerekenler sizce nelerdir? Tavsiyeleriniz var mıdır?
Japonlar uzun sözleşmeler yapan insanlar değillerdir. Sözlerin ve etik kuralların Japon iş yapış kültüründe yeri çok önemlidir. Bir işe başlamadan önce birçok soru sorarlar ve hatta aynı cevabı alıp almayacaklarını görmek için aynı soruyu belli zaman aralıkları ile tekrarda sorabilirler. Verilen sözlerin yerine getirilmesi ve taahhüt edilen kalitede programa uygun hareket etmek önemlidir. Ürünlerin özellikle ambalajlaması, sürdürülebilir kalitede olması dikkat edilen hususlardandır. Japonya’da gıda alanında, hizmet sektöründe ve teknoloji alanında potansiyel iş imkanları bulunmaktadır. Yaşlanan nüfusu göz önüne aldığınızda özellikle hizmet sektörü potansiyel iş alanları arasında parlamaktadır.
2024 senesi Türk-Japon ilişkilerinin başlamasının 100. yılı olarak kutlanıyor. Siz iki ülke arasındaki ticari, kültürel ve dostluk bağları hakkında neler söylemek istersiniz?
2024 yılı Japonya-Türkiye arasındaki resmi ilişkilerin başlamasının 100. yılını kutladığımız yıldır. Ticaret hacmi olarak istenen noktada maalesef ki değiliz. Henüz hala aramızda imzalanan bir serbest ticaret anlaşması bulunmamakta ve ithalatımız 5 milyar dolar düzeyinde ihracatımız ise 500 milyon dolar gibi dengesiz bir durumdadır. Kültürel ve dostluk bağlarına gelecek olursak, Türk insanı zihninde Japonlar her zaman özel bir yere sahiptir. Bunun sebebi tarihimizde Japonlar ile yaşadığımız tüm tarihsel olaylarda onur ve gururun ön planda olması ile bize aşılanmış algıdır. Ertuğrul gemisinin Japonya’da ki anıtına ziyarette bulunacak olursanız, Japonların da Türklere ne denli saygı ve sevgi duyduğunu görmeniz mümkündür.